Mevsim değişikliği ile çocuklarda astım bulguları arttı. Astımın oluşmasının nedeni olan hava yollarındaki daralmanın altta yatan temel sebebi bronş çevresinde yer alan düz kaslardaki kasılma ve bununla beraber artan mukus salgısı. Astım atağı birçok faktör ile tetiklenebilir. Mantarlar, ev tozu akarları, hayvan tüyü epitelleri, ağaç ve ot polenleri gibi alerjenler, sigara dumanı, kimyasal kokular, soğuk hava, üst solunum yolu enfeksiyonları, egzersiz gibi tetikleyiciler günlük hayatta en çok karşılaştığımız etkenler.
''Hastaların %80'inde belirti okul öncesi başlıyor''Astım kronik bir akciğer hastalığı olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Ömer Akçal, şunları söyledi:"Çeşitli tetikleyicilere yanıt olarak gelişen ataklarla seyreder. Bu nedenle ataklar arasında herhangi bir şikayet görülmezken, atak döneminde öksürük, hırıltılı solunum, hızlı solunum, nefes darlığı, göğüste sıkışma hissi ortaya çıkar. Çocukluk dönemde astım tanısı alan hastaların yüzde 80’inde belirtiler okul öncesi dönemde başlamaktadır. Bu dönemde ortaya çıkan hışıltı astımın ilk bulgusu olabilmektedir. Gece öksürüğü veya sabah ilk kalkınca ortaya çıkan öksürük, çok gülme veya ağlama ve egzersiz ile tetiklenen öksürük, sık bronşiyolit-bronşit tedavi öyküsü, sık inhaler tedavi (solunum yolu ile nebül tedavi) ihtiyacı, aile bireylerinde astım tanısı olması, hastanın daha önce atopik egzama veya besin alerjisi tanısı almış olması, soğuk algınlığıyla tetiklenen hırıltılı solunum astımın belirtileri olabilir."
''Temel iki kural ebeveyn eğitimi ve alerjenlerden korunma'' Astımın etkili tedavisi için hasta eğitimi ve yakın iş birliğinin önemine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Ömer Akçal, "Yapılan birçok çalışmada hasta ve hasta yakınlarının eğitiminin, astım kontrolünü ve hastaların yaşam kalitesini olumlu yönde etkilediği gösterildi. Tetikleyici ajanlardan korunma tedavinin ilk basamağını oluşturmakta. Çevresel risk faktörleri (tetikleyiciler) ile temasın azaltılması hem astım gelişiminin önlenmesi hem de hastalık gelişmiş kişilerde semptomların kontrol altına alınabilmesi açısından önem taşımakta. Alerjen eliminasyonu, sigara maruziyetinin azaltılması, aşırı soğuktan korunma, düzenli egzersiz yapılması gibi tetikleyici faktörlerden uzak durulması önerilmekte. Medikal tedavi her hastaya uygun olan tedavi basamağı seçilerek düzenlenmeli. Alerjik astımlı hastalarda ataklar solunum alerjenleri tarafından tetiklendiği için tedavisinde sorumlu alerjenin eliminasyonu, çevresel koşulların düzenlenmesi, medikal tedavi yanı sıra alerjen spesifik immünoterapi (AIT) uygulanmakta. Halk arasında alerji aşısı olarak tanımlanan AIT, tedavi modaliteleri arasında, immün tolerans gelişimini indükleyerek hastalığın seyrini değiştirebilen tek tedavi yöntemi. Her hastaya uygun olan tedavi seçeneği, düzenli izlem ve yapılan tıbbi değerlendirmeye göre çocuk immünolojisi ve alerji hastalıkları yan dal uzman hekimi tarafından düzenlenmeli” ifadelerini kullandı.
''Hastaların %80'inde belirti okul öncesi başlıyor''Astım kronik bir akciğer hastalığı olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Ömer Akçal, şunları söyledi:"Çeşitli tetikleyicilere yanıt olarak gelişen ataklarla seyreder. Bu nedenle ataklar arasında herhangi bir şikayet görülmezken, atak döneminde öksürük, hırıltılı solunum, hızlı solunum, nefes darlığı, göğüste sıkışma hissi ortaya çıkar. Çocukluk dönemde astım tanısı alan hastaların yüzde 80’inde belirtiler okul öncesi dönemde başlamaktadır. Bu dönemde ortaya çıkan hışıltı astımın ilk bulgusu olabilmektedir. Gece öksürüğü veya sabah ilk kalkınca ortaya çıkan öksürük, çok gülme veya ağlama ve egzersiz ile tetiklenen öksürük, sık bronşiyolit-bronşit tedavi öyküsü, sık inhaler tedavi (solunum yolu ile nebül tedavi) ihtiyacı, aile bireylerinde astım tanısı olması, hastanın daha önce atopik egzama veya besin alerjisi tanısı almış olması, soğuk algınlığıyla tetiklenen hırıltılı solunum astımın belirtileri olabilir."
''Temel iki kural ebeveyn eğitimi ve alerjenlerden korunma'' Astımın etkili tedavisi için hasta eğitimi ve yakın iş birliğinin önemine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Ömer Akçal, "Yapılan birçok çalışmada hasta ve hasta yakınlarının eğitiminin, astım kontrolünü ve hastaların yaşam kalitesini olumlu yönde etkilediği gösterildi. Tetikleyici ajanlardan korunma tedavinin ilk basamağını oluşturmakta. Çevresel risk faktörleri (tetikleyiciler) ile temasın azaltılması hem astım gelişiminin önlenmesi hem de hastalık gelişmiş kişilerde semptomların kontrol altına alınabilmesi açısından önem taşımakta. Alerjen eliminasyonu, sigara maruziyetinin azaltılması, aşırı soğuktan korunma, düzenli egzersiz yapılması gibi tetikleyici faktörlerden uzak durulması önerilmekte. Medikal tedavi her hastaya uygun olan tedavi basamağı seçilerek düzenlenmeli. Alerjik astımlı hastalarda ataklar solunum alerjenleri tarafından tetiklendiği için tedavisinde sorumlu alerjenin eliminasyonu, çevresel koşulların düzenlenmesi, medikal tedavi yanı sıra alerjen spesifik immünoterapi (AIT) uygulanmakta. Halk arasında alerji aşısı olarak tanımlanan AIT, tedavi modaliteleri arasında, immün tolerans gelişimini indükleyerek hastalığın seyrini değiştirebilen tek tedavi yöntemi. Her hastaya uygun olan tedavi seçeneği, düzenli izlem ve yapılan tıbbi değerlendirmeye göre çocuk immünolojisi ve alerji hastalıkları yan dal uzman hekimi tarafından düzenlenmeli” ifadelerini kullandı.